MİLLİ KÜTÜPHANE GÜNLERİM 3

Milli Kütüphane


MİLLİ KÜTÜPHANE


Aylar süren çalışmanın yorgunluğu iyiden iyiye kendini göstermeye başlamıştı. Öğlene kadar vakit çok çabuk geçiyordu. Sonrasında saat 4’e kadar olan vakit zor geçiyordu. Malum saat 4’e kadar odaya ne gelen ne giden olmuyordu.  Osman Hoca gelir çayımızı içer derslerimizin başına dönerdik.

Bu arada birkaç gündür birileri dikkatimi çekmişti. Köşe oda da oturduğum için gelen gideni rahatlıkla görüyordum Öğlene yakın bir vakitte gelir en son odaya geçerdi. Ve oda kapısının tam karşındaki masaya oturur. Bilgisayarını açar, meşhur büyük kulaklıklarını takardı. Evet, farklı bir hanımefendi idi…

Sıklıkla aynı saatte, aynı yerde oturan ve 15-20 dakikada bir salona girip çıkan o hanımefendi zamanla Osman Hocanın da dikkatini çekmişti. Bir gün o hanımefendiyi 4 çayına davet etmek istedik. Sağ olsun davetimizi kırmayıp bize eşlik etmişti. 

İsminin Aslı olduğunu öğrendiğimiz o hanımefendi gerçekten sakin ve çekimser bir o kadarda iyimser ve sıcakkanlı biriydi. Farklı bir tarz yapısı vardı. Selçuk üniversitesinde doktora öğrencisiymiş. Tez aşamasında olduğu için sıklıkla oda kütüphaneye gelip gitmeye başlamış.

Artık salonumuzda farklı insanlarla tanışmaya muhabbet etmeye başlamıştım. Gerçekten bir kütüphane arkadaşlığından ziyade devamlı sürecek bir dostluğun temellerini atmıştım. Farklı insanlar, farklı fikir ve düşünceler ile daha zengin bir hal almaya başlamıştım.

Aslı hanımın salondan gir çık yaparken ki vermiş tatlı tebessümleri, Osman Hocam ile ara ara muhabbetlerimize konu olmuştu. Bu arada o meşhur kulaklığı ve kapının tamda karşısında aynı masa ve aynı sandalyede oturduğu o günleri unutmak ne mümkün.

Hep demişimdir. Allah gülen yüzünden gülmeyi hiç eksik etmesin. İnanıyorum sen başarılı birisin bu işinde üstesinden geleceksin. Hem unutmadım biz bir balığız. Balıklar mutlu neşeli ve sempatik insanlardır. Malum balık balığın halinden anlar.

Zaman yine akıp giderken, Aslı hanımın yanında yeni yeni takılmaya başlayan değişik tarzı ile dikkat çeken Hazel hanım ile de tanışmıştık. Hiç unutmuyorum: Meryem Hanımın Hazel hakkında söylediklerini…

- Ya Sadık o doktor, o çay içmez.

Sonradan doktor olmadığını öğrenmiştik. Lakin çayı da pek sevmiyordu. Çok ama çok güzel günlerdi. Böyle değerli dost ve arkadaşlar edinmek benim için büyük bir onurdu. Lakin Osman Hocam ile birlikte aynı oda baş başa ders çalışmaya devam ediyorduk. Odamıza ne gelen ne de giden vardı bizden başka… Osman hocamın tabiri ile

- Bu odaya bizden başka ne sinek gelir,  nede bir sinek giderdi.


Doktor Hayat / Milli Kütüphane 3
Post A Comment
  • Blogger Comment using Blogger
  • Facebook Comment using Facebook
  • Disqus Comment using Disqus

Hiç yorum yok :