İLHAMİ BEY 1

Bir Beyefendi



Bir Beyefendi


Bahar iyiden iyiye kendini göstermeye başlamıştı. Cıvıl cıvıl kuş seslerinden, güzel kokan çiçek kokularına kadar bütün benliği ile iyiden iyiye kendini hissettirmeye devam ediyordu. Akabinde ise tatlı bir bahar yorgunluğunu arkasında bırakıyordu. Bir gün mesai sonrası şöyle nezih havadar ve sakin bir mekâna gidip bir yorgunluk çayı içmek aklıma geldi. Herhalde aradığım yeri bulmuştum.


Gözüme güzel bir yer kestirmiştim. Hemen o kısma doğru yönelip tabureye oturmuştum. Sonra üzerimdekileri çıkarıp garson arkadaşa sıcak demli bir çay getirmesini söylemiştim. Uzun bir süre garsonun getirdiği çayları yudumluyordum. Kaçıncı bardağı içiyordum, farkında bile değildim. Sanki içtikçe rahatlıyor, rahatladıkça huzur buluyordum. Herhalde zaman bayağı bir ilerlemişti. Bir ara aşağı köşede yalnız başına oturan bir beyefendi dikkatimi çekti. Oturuşu, kalkışı hal ve hareketleri ile tam bir beyefendiydi. Yüzünde yılların tecrübesi, gözlerinde yaşamış olduğu hayatın yorgunluğu belli oluyordu. Öyle efkârlı efkârlı çayını yudumluyor. Bir taraftan da sigarasını yakmış yılların yorgunluğunu sigaranın dumanına yükleyip üflüyordu.

Zaman bayağı ilerlemişti. Artık kalmanın zamanı gelmiştir diyerek masadan kalktım. Garson arkadaştan hesabı bile istemeden doğruca kasaya doğru yönelip hesabı ödedim. Mekândan ayrılırken hala dikkatimi, beyefendi tavırları ve yüzünden hayat tecrübeleri okunan o insan çekiyordu. Bir an tanışmak istemiştim. Lakin içimden bir ses “ Şimdi Vakti Değil’’ diyordu. Neyse içimdeki o meraklı sesi dinleyip mekândan ayrıldım. Evimin yolunu tuttum.

Eve geldiğimde üzerimdeki çıkarıp güzelce ılıkça bir duş alıp günün yorgunluğunu üzerimden iyice attım. Salona geçip hafif bir fon müziği açtım. Büyük ve uzun olan koltuğun üzerine doğru uzanmıştım. Aklımın bir köşesinde de,  yüzünden yılların tecrübesi, gözlerinden yılların yorgunluğu okunan, beyefendi kişiliği ile dikkatimi çeken o insan vardı. Bir şeyler ifade ediyordu yüzü, bir şeyler anlatmak istiyordu gözlerindeki yorgunluk…


Akşam bunları düşünürken öyle bir uykuya dalmışım ki; gözlerimi açtığımda sabah güneşi doğalı bayağı bir zaman olmuştu. Saate baktığımda zaman bayağı bir ilerlemişti. Kahvaltımı bile yapmadan, üzerime bir şeyler alıp hemen işe doğru yola koyuldum. Yine yoğun ve stresli bir iş beni bekliyordu… Zaman öyle hızlı bir şekilde ilerlemişti ki o yoğun ve stresli mesai nasıl bitmiş farkında bile değildim. Mesai bitimi eve giderken yol kenarında bir yerlerde inip dün gidip keşfetmiş olduğum mekâna ve farklı bir yapısı ile dikkatimi çeken o insanı belki yeniden görüp tanışırım diye mekâna doğru yöneldim. Bir anda ne oldu bilemiyorum. Uzunca bir yürüyüşten sonra mekâna gitmekten vazgeçip eve doğru yola koyuldum.

Birkaç gün sonra tekrardan mesai bitimi yorgunluk çayı içmek için keşfetmiş olduğum o mekâna gittim. Ortam kalabalık bir o kadar da yoğundu. Önceden oturmuş olduğum yer sanki o yoğunlukta benim için ayrılmış gibi boş duruyordu. Yerime geçip sıcak ve demli çayımı söylemiştim. Birkaç bardak çayı içmiştim ki tam orada gözüme birisi ilişmişti. Evet, evet…  Geçen günlerde hal ve hareketleri, beyefendi kişiliği ile dikkatimi çeken o insan tam kam karşımda sayılabilecek bir noktada oturuyordu.

Yine tek başına oturuyor. Çayını yudumluyor. Üzerine bir sigara yakıp yılların yorgunluğunu üflüyordu. Bu sefer kesin kararlı idim. Bu insanla tanışmaya, ondan bir şeyler öğrenmeye… Bir hamle yapıp karşı masaya doğru yöneldim.

- Müsaadeniz var mı beyefendi?

- Tabii ki buyurun oturun.

- Teşekkür ederim.

- Davranışlarınız, hal ve hareketleriniz ayrıca; yüzünüz ve gözlerinizden okunan tecrübeler dikkatimi çekti. Hatta birkaç gün öncesi gelip tanışmak istedim. Nasip tanışmak bu güneymiş.

- Enteresan!

- Demek o kadar dikkat çekiyorum. Açıkçası bende merak ettim kendimi…

- Yüz ifadeniz yaşamış olduğunuz tecrübeleri gösteren bir kitap gibi. Gözleriniz ise hayatın sizin için ne kadar yorucu olduğunu gösteriyor.

- Yaşım eminim sizden bir o kadar büyük ama gelin görün ki beni bu kadar dikkatli analiz yapan birine bu yaşıma kadar ilk defa rastlıyorum.

- İçime bir merak saldınız şimdi!


Uzunca bir tanışma ve sohbet faslından sonra isminin ‘İLHAMİ’ olduğunu öğrendiğim beyefendi bir kamu kuruluşunda müdür olarak görev yapıyormuş. İlhami bey’de ara  ara yorgunluk atmak için bu tatlı ve şirin mekâna gelirmiş. Huzur bulur sonrada evine doğru gidermiş.

Güzel bir sohbetten sonra vedalaşıp, yeniden görüştüğümüzde de sohbetimize kaldığımız yerden devam edebileceğimizi söylemişti…


Yüzünden yılların tecrübesi, gözlerinden yılların yorgunluğu okunan İlhami bey ile sohbetimiz ve gizemli hayatı diğer yazımızda devam edecek.

Doktor Hayat / İlhami Bey / Bir Beyefendi
Post A Comment
  • Blogger Comment using Blogger
  • Facebook Comment using Facebook
  • Disqus Comment using Disqus

Hiç yorum yok :