HAYATIMIZ ROMAN



Kendim İle Konuşmalar


-  Hani bir insanı seversiniz ya... ! 

-  Sanki sevmiştim onu bilmediğim ya da bilmek istemediğim bir gerçek vardı. Sürekli beni ona yakın tutunmam gerektiğini söyleyen bir şeyler…

-  Of kabul etmeliyim, ya da dur bir dakika kabul etmek zorunda mıyım?

-  Hım tekrar başladı bak, aynı şey. 

-  Resmen içimde benim haricimde bir başkası var. Kendi kendimi yönetemiyorum. 

-  Monarşi dedikleri bu mu yoksa… ?

-  Biliyorum saçmaladım ama bazen böyle saçmalama nöbetleriyle kurtuluyorum o düşünceden.

-  Sonra ansızın bir başka ses, içimdeki başka bir güç bana onunla ilgili düşündüklerimin de bu saçmalama nöbetlerinden birinde çıkmış olamaz mı diyor.  Her şeyi, açıkçası beni allak bullak edip bir kenara itiyor.

 -  Acaba ne zaman kendimle baş başa kalacağım… ? 

-  Bu düşüncelerim ile ilgili büyük bir umut besliyorum. 

-  Bir gün gelecek kendimin asıl söz sahibi yine kendim olacak. İşte o zaman yaşamımda hata yapacağımı düşünmüyorum çünkü biliyorum ki en kötü şey yanlış karar almak değil, karar verememek, ne yapacağını bilemeden ortada kalmak.

-  Psikologlar ve gelişim uzmanları bunun hangi evrede olan bir durum olduğunu belki söyleyebilirler. 

-  Birde onları katmak istemiyorum, içimdeki şu çok sesli yapıya. Bunu kendim yapabilirim nerde kaldı benim savaşçı ruhum… ?

-   Girdiğim her savaşta yenik düşmem bir sonraki şavaşı da kaybedeceğim anlamına gelmez öyle değil mi… ?  

-  Şimdi anlıyorum yalnızlığımın sebebini bu çatışmanın içerisine kimi dâhil etmek isteyecek kadar cani olabilirim ki. 

 - Ben iyi biriyim biliyorum, herkes biliyor iyi biriyim. En azından yalnız kalmayı hak edecek kadar kötü değilim.

- Bir dakika bir dakika sessiz olun lütfen her şey herkes sussun… ! İnanamıyorum ses kesildi içimden çıt dahi çıkmıyor. Bu yıllardır özlemini çektiğim asıl sessizlik, çok mutluyum.

-   Ama durun uzun sürmeye bilir hazır kendimle baş başa kalmışken sorumun cevabını alayım değil mi… ?  

-  Sevgili kendim çok uzun vaktimiz yok senden bu sorumun cevabını istiyorum lütfen yardım et bana.

-   HANİ BİR İNSANI SEVERSİNİZ YA... ? Evet, seni bekliyorum cevabın çok önemli lütfen. 

-  PEKİ, SEVGİLİ KENDİM SENİ SENDEN DAHA İYİ TANIYORUM DESEM BANA İNANMAMAZLIK ETMEZZİN SANIYORUM. 

-  SORUNUN CEVABINI BULDUN... Ah yine kendimde beni yalnız bıraktı. Yalnızım yalnız… Yalnız değilim buldum cevabı buldum. Teşekkürler kendim teşekkürler biliyordum yalnız kalacak kadar kötü biri değilim ben... 

-  İçimdeki diğer sesler kendi aralarında yine başladılar çatışmaya, aman bırakayım eğlensinler şu an umurumda bile değil ben cevabımı aldım. Teşekkürler kendim biliyordum insanın kendisi kendisini asla yalnız bırakmayacağını, cevabıma gelince bence cevabımı sizde buldunuz.



-  Evet, nerde kalmıştık. Evet, evet hatırladım en son zaferimi kutluyorduk. Sizlere bir şey söyleyeyim mi… Kazanmak güzel. 
 
-  Aaa niye şaşırıyorsam buna, boşuna demiş olamazlar değil mi… ?  "İyiler mutlaka kazanır" diye. 

-  Evet, bu sorunu aştıysak şimdi bir sonrakine geçmiş olmamız lazımdı. 

-  Aman aman ne dedim ben kendi kendime dert ediniyorum  yapma kendim yapma lütfen… Ben kendime bu kadar kızıyorum ama derdim ne ki içimdeki sesler  karıştı birden. Çok garip şaşırmamak elde değil merak ediyorum da  size de oluyor mu bazen,  derdim yok dediğiniz halde bir derdiniz varmış gibi içinizin karıştığı...? 

-  Hım eminim oluyordur  ne de olsa aynı soydan geliyoruz değil mi hepimizin kökü insan…  Gülmeyin aksini iddia edenler var  tabi yaşayışlarına bakınca insan hak vermeden edemiyor onlara. 

-  Neyse ya çok güldük bugün kazandım diye bir mayhoş haller aldı beni. 

-  Affedin dramatik bir sahne oynamam gerekiyor benim dertliyim hem de çok… 

-  İstediğim cevabı aldım ama bu cevabı nasıl kullanacağım onunla ilgili nasıl bir karar vermem gerektiğini sormadım kendime, içimdeki sesler gitgide artıyor ah ben ah ben hazır yakalamışken fırsatı niye değerlendiremiyorum ki… ?  

-  Ne olacak şimdi acaba kendimi devreye sokabilmek için tekrar nerden duygusala bağlamalıyım… ?

-  Hım...
 
-  Buldum buldum.

-  Nasıl duygusala bağlayacağımı buldum,  söylüyorum hazır mısınız? 

-  Hım içimdeki sesler sabırsızlandı hazırlar galiba. Bu arada hazır mısınız deyince üstünüze mi alındınız… ? 

-  Peki, peki size de sorayım hazır mısınız?  Hım güzel sizde hazırsınız o halde söylüyorum kendim sende iyi dinle. 

-  Senin devreye girip beni bu dertten kurtarabilmeni beklemek ne kadar acı verici biliyor musun sen… ?

-  Biliyorum;  doğruya o ne de olsa kendim. Ama olsun işe yarıyor en azından…

-  Sesini duydum geliyor yavaş yavaş  biraz daha gayret kendim hadi. Bak kendim görüyor musun? Sensiz şu içimdeki sesler bile beni ne hale getirdi. Bir tek sen beni kurtarabilirsin. 

-  Bak ben sana yabancı biri değilim ki çekinmene gerek yok her seferinde de beni yalvartmak zorunda değilsin.

-   AH TAMAM YETER BU KADAR SAÇMALAMANDAN  SONRA KAYITSIZ  KALAMAM ZATEN, BAZEN HAKİKATEN ŞAŞIRIYORUM SEN NASIL BENİM KENDİM OLABİLİRSİN… ? 

-  SORUNUN NE SÖYLE HADİ… NE YAPIYORUM BEN… ?

-   KENDİ SAÇMALIKLARINDAN BENİ DE KENDİNE BENZETTİN.

-   SORUNUNU TABİKİ BİLİYORUM. HİÇ KENDİ KENDİSİNİN SORUNUNU BİLMEZ Mİ? 

-  SANA YİNE CEVABI BULDUN DEYİP ’LEB DEMEDEN LEBLEBİYİ’ ANLAMANI BEKLEMEYECEĞİM O ZAMAN UCUZ KURTULMUŞTUM AMA BU SEFER Kİ CİDDİ. ÖYLE DEĞİL Mİ? 

-  HEYY NE SUSUYORSUNUZ SİZEDE SORUYORUM.

-  Ah kendim geldin sonunda nasıl da mutlu oldum bilemezsin. Şimdi sen benim derdimi merak ediyorsun söyleyeyim hemen.

-   MERAK ETMİYORSUN BİLİYORUM…

 -  Ah kendim ah geçen sorunun cevabını  çok güzel söyledin. Bu sefer ki daha bir mühim,  daha bir sıkıntılı, daha bir iç acıtıcı…  Verdiğin cevabı ne yapayım nasıl kullanayım bilemedim.

 -  ŞAŞIRMADIM.
 
-  Sözümü kesme unutuyorum sonra. 

-  Sevdiğime ne yapmalıyım… ? 

-  BU ÇOK ZOR BİR SORU…  

-  AMA DUR BİR DAKİKA BULDUM KENDİN GİBİ DAVRAN OLDUĞUN GİBİ OL  ÖYLE  KARŞILIK BEKLE.

-  Kendim gibi mi olayım harika bir cevap ( bunu yapabiliyor olsaydım sana yalvarıyor olmazdım.)

-  Demek kendim gibi olayım. Bunu hiç denedim mi zannediyorsun acaba… ?

-  Düşünüyorum, evet düşünüyorum denedim. Peki, sonucu ne olmuştu ona da bakmalıyım tekrar düşünüyorum evet, evet hatırladım güzel.

-  Evet, yine aradığım cevabı  kendimde buldum kendim gibi olmalıyım. Bu sefer kesin artık hak ettiğim zafere bir adım kaldı. Ama sorun benim onu nasıl kazanacağım mıydı?

-  Bu sesi içimden herhangi biri söylemedi yine de bu çelişki kafamın karışmasına yetti. 

-  Acaba sorun ben miyim? 

-  Yoksa karşıda ki insana karşı beslemiş olduğum duyguların gerçekçiliği mi… ? 

-  İnanamıyorum şuan öyle bir noktaya geldim ki kendimle baş başa kendi sorunumu konuşabiliyorum. Üstelik devreye kendim de girmeden. 

-  Neyse durum bu sefer ciddi, sorun galiba benim içimden gelen seslerin beni kararsız hale getiriyor olması değil, sorun benim kendim. Bunun için herhangi bir ses beklememe gerek yok. Bunu kabullenmem lazım içimdeki sesleri  oluşturan ve yine onları bir tek duyabilen kişi benim. 

-  Ah ben işte bugün... 

-  SENİN İÇİN ASIL  BÜYÜK GÜN. 

-  YA BURADA ŞİMDİ BUNLARI DÜŞÜNEBİLİYOR   SÖYLEYEBİLİYORKEN, KENDİ KENDİNE KARŞI GALİP GELECEK VE BÜYÜK BİR ZAFER KAZANACAKSIN. YÂDA HAYATININ GERİ KALANINDA İÇİNDEKİ SESLERİN ESİRİ OLACAKSIN SEÇİM SENİN... UNUTMA KAZANIP KAYBETMEK DE SENİN ELİNDE. ŞİMDİ YÜZLEŞ KENDİNLE... 

-  Uf çok etkilendim.

-   Kendimde artistçe konuşabiliyormuş.

 -  Meselemize dönelim, kendim haklı. Buna bir çözüm bulmalıyım hem de bugün hatta şimdi. 

-   Bazen birini sever misiniz? 

-  Yoksa bazen birini görür sadece hoşlanır mısınız? 

-  Veyahut    birine karşı fena, kötü şeyler düşünür müsünüz? 

-  Evet, içimdeki sorular bunlar, bunların ayrımı problemler…

-  Yâda sadece  bu kadar mı diye düşünmek lazım.
 
-  Yâda ne düşüneceğim demek daha büyük bir sorun demek olur. 

-  Şimdilik bu üç soru üzerinden değerlendirmeye alayım bakayım duygularımı. 

-  Birincisine gelince bunu çok fazla kişiye karşı kullandım galiba o yüzden seçicilik konusunda bana pek bir alternatiflik sağlamıyor.

-   İkincisi ise bütün hoş kişilere karşı rahatlıkla söyleyebileceğim bir  cümle.

-   Üçüncüsü ise ah ne kadar gereksiz yere tutuyormuşum bunu böyle içimde ne gereği var sanki. Böyle bir şeyi herhangi birine söyleyebilirim ve o herhangi biri gelip de benim aradığım kişi olamaz ya.

 -  Dördüncüsü bakıyorum yok. Evet, yok bir dördüncüsü yok, daha fazlası daha fazla problem olur demiştim. Fakat elimde aradığım kişiyi bulabilmem için gereken soru kalmadı.

-  Acaba sorun yoksa bu muydu? 

-  O yüzden  mi ben biraz beğendim dediğim kişilere karşı diğer üç soru içerisinden daha bir seçici olan ilk sorumu kullanıyordum… ? 

-  Sanırsam cevabı kocaman bir evet olacak. Demek ki bu yüzden hamlelerim de yanılıyor yanlış kişilere yanlış sıfatlar yüklüyordum.  Ama galiba bunu bir tek ben yapmıyorum etrafımdaki birçok kişide bu hataya rahatlıkla düşebiliyor. 

-  Ayrılıklar sırf bu yüzden olmuyor mu ki… ? 

-  Hem ayrılırken söylenen sözlerde bu yüzden değil mi… ? 

-  Hem insan bir kaç gün öncesine kadar tatlı güzel laflar sarf ediyorken ne değişiverebilir ki birkaç günde çirkin, kırıcı laflar edebilsin.

 -  Hem insanın eşi eşinin kabahatini görebilir mi ki onu geçtim insan sevdiğini hiç üzer mi… ?

-   Bence üzmez, bence kabahatini görmez, bence karanlık bir gece gibi kusurları örter...


NOT: Bu yazı tek kişilik bir tiyatronun ürünüdür.


Doktor Hayat / Hayatımız Roman
Post A Comment
  • Blogger Comment using Blogger
  • Facebook Comment using Facebook
  • Disqus Comment using Disqus

Hiç yorum yok :